//--> Sayfa Başlığı

MÜSLÜMAN ATEİST YAHUDİ... DİNİNİZ NE OLURSA OLSUN HOSGELDİNİZ

BOLŞEVİKLER VE DARWİNİZM

Bolşeviklerin Darwin Hayranlığı Marx ve Engels'in takipçileri de aynı yanılgıya düşerek evrim teorisini büyük bir coşku ve ilgi ile benimsediler. Marx'ın ve Engels'in fikirleri, özellikle ölümlerinin ardından etkili oldu. Marx'ın hayal ettiği komünist devrim projesini hayata geçiren kişi, Lenin'di. Rusya'daki komünist Bolşevik hareketinin lideri olan Lenin, ülkedeki Çar rejimini silah zoruyla yıkmayı amaçlıyordu. I. Dünya Savaşı'nın karmaşası, Bolşeviklere aradıkları fırsatı verdi. Lenin'in önderliğindeki komünistler Ekim 1917'de iktidarı silah zoruyla ele geçirdiler. Rusya, devrimin ardından komünistler ve Çar yanlıları arasında geçen üç yıllık kanlı bir iç savaşa sahne oldu. Lenin Lenin de Marx ve Engels gibi koyu bir evrimciydi; Darwin'in teorisinin, savunduğu diyalektik materyalist felsefenin temel dayanağı olduğunu sık sık vurguluyordu. Bolşevik devriminin Lenin'den sonraki en büyük mimarı sayılan Leon Trotsky (Troçki) de Darwin'e olan hayranlığını şu sözlerle ifade etmişti: "Darwin'in buluşu, tüm organik madde alanında diyalektiğinen büyük zaferi oldu". (Alan Woods-Ted Grant, "Marxism and Darwinism", Reason in Revolt: Marxism and Modern Science, London:1993) Lenin'in 1924'deki ölümünün ardından, Komünist Parti'nin başına dünyanın en kanlı diktatörü sayılan Stalin geçti. Stalin 30 yıl süren iktidarı boyunca, adeta komünizmin ne denli acımasız bir sistem olduğunuispatlarcasına katliamlar ve işkencelerle dolu bir döneme imza attı. Stalin Stalin'in ilk önemli icraatı, Rusya nüfusunun yüzde 80'ini oluşturan köylülerin tarlalarına devlet adına el koymak oldu. "Kollektivizasyon" adı verilen ve özel mülkiyeti yok etmeye yönelik bu politika gereği, Rus köylülerinin bütün mahsulü silahlı görevliler tarafından toplandı. Bunun sonucunda, korkunç bir açlık başgösterdi. Yiyecek hiç bir şey bulamayan milyonlarca kadın, çocuk ve yaşlı açlıktan kıvranarak yaşamını yitirdi. Kazakistan nüfusunun yüzde 20'si açlıktan öldü. Kafkasya'daki ölü sayısı bir milyondu. Stalin, bu politikasına direnmeye çalışan yüzbinlerce insanı ise, Sibirya'nın korkunç çalışma kamplarına yolladı. Tutsakların çok ağır şartlarda ölesiye çalıştırıldıkları bu kamplar, bu insanların çoğuna mezar oldu.Öte yandan onbinlerce insan, Stalin'in gizli polisi tarafından idam edildi. Aralarında Kırım ve Türkistan Türkleri'nin de bulunduğu milyonl ar, Rusya'nın ücra köşelerine zorla göç ettirildi. Stalin, tüm bu kanlı politikaları sonucunda yaklaşık 20 milyon insanı katletti. Tarihçilerin bildirdiğine göre, gerçekleştirdiği vahşetten özel bir zevk duyuyordu. Kremlin'deki çalışma masasına oturup, toplama kamplarında öldürülen ya da idam edilen insanların sayılarını içeren listeleri incelemekten büyük keyif alıyordu. Stalin'i bu denli acımasız bir katil haline getiren etken, kişisel psikolojik durumunun yanısıra, inandığı materyalist felsefeydi. Bu felsefenin en temel dayanağı ise, Stalin'in kendi yorumuyla, Darwin'in evrim teorisiydi. Bu konuya verdiği önemi şöyle açıklıyordu: "Genç nesillerin zihnini yaratılış düşüncesinden arındırmak için onlara tek bir şeyi öğretmeliyiz: Darwin'in öğretilerini." (Kent Hovind, The False Religion of Evolution) Stalin henüz hayattayken yayınlanan bir kitapta ise Stalin'in ateist olmasındaki etkenin Darwin olduğu şöyle açıklanıyordu: "Çok erken yaşlarda, henüz hristiyan kilisesinde bir öğrenci iken Yoldaş Stalin eleştirel bir mantık ve devrimci bir duygu geliştirdi. Darwin'i okumaya başladı ve bir ateist oldu" (E. Yaroslavsky, Landmarks in the Life of Stalin, (1940) s.8 ) Yani bu acımasız katili oluşturan en büyük fikri etken, Darwinizm'di...
Bugün 1 ziyaretçi (1 klik) kişi burdaydı!
Sayfa Başlığı
Sayfa Başlığı
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol